Onurlu Edebiyat
Onur Demirci

Milli Edebiyat Dönemi

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ (1911-1923)

Şifre: HYR ZAFFÖR
Okunuşu: HaYıR ZAFFÖR
Açılımı: Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü, Falih Rıfkı Atay, Ömer Seyfettin, Reşat Nuri Güntekin.
Bunların Dışında: Mehmet Emin Yurdakul, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Yusuf Akçura, Ebubekir Hazım Tepeyran, Aka Gündüz, Muhipzade Celal…
 
Fransız İhtilali’yle yayılmaya başlayan milliyetçilik dalgası Türk edebiyatında Tanzimat döneminde etkisini göstermeye başlar. Bu dönemde Şemsettin Sami, Ahmet Vefik Paşa, Abdullah Cevdet gibi sanatçılar Türkçülük ve Türkçe üzerine araştırmalar yapıp eserler yayınlarlar.
Daha sonra Mehmet Emin Yurdakul hece ölçüsü ve sade bir Türkçeyle şiirler yazar. Özellikle 1905’te Selanik’te çıkmaya başlayan Çocuk Bahçesi adlı dergide bu tür şiirleri yayınlanır.
1908’de Meşrutiyet’in ilanıyla Türkçülük üzerine yapılan çalışmalar da artar. Bu amaçla dernekler kurulur, dergiler yayımlanır: Türk Derneği, Türk Yurdu, Türk Ocağı, Halka Doğru, Türk Sözü, Yeni Mecmua… bu dergilerden önemli olanlardır.
1911’de Selanik’te Çocuk Bahçesi’nin yerine çıkarılan Genç Kalemler dergisi etrafında toplanan Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip Yöntem “Yeni Lisan” başlıklı makaleyle dil ve edebiyat konusundaki görüşlerini dile getirirler. 
 
Yeni Lisan makalesine göre:
Türkçeye girmiş olan yabancı dil kuralları atılmalıdır.
Arapça ve Farsçadan gelen, konuşma diline girerek yaygınlaşmış olan kelimeler “Türkçeleşmiş” sayılmalı ve kullanılmalıdır.
Arapça ve Farsça kelimeler asıl söyleniş biçimleriyle değil, Türkçede aldıkları yeni biçimlerle kullanılmalıdır.
Yazı dili, İstanbul ağzını temel almalıdır.
Diğer Türk lehçelerinden kelime alınmamalıdır.

MİLLİ EDEBİYAT’IN SANAT ANLAYIŞI

1-Edebiyat, halka açılmalı, halkın duygu ve düşüncelerini anlatmalıdır.
2-Türk Edebiyatı, Doğu ve Batı taklidinden kurtarılmalı, kendi öz benliğine kavuşturulmalıdır. 
3-Edebiyatın dili sade Türkçe olmalı, anlatımda yalınlık esas alınmalıdır. 
4-Türk edebiyatının milli ölçüsü, hece ölçüsüdür. Aruzun yerine hece ölçüsü getirilmelidir.
5-Konular yerli hayattan ve milli tarihten alınmalıdır. 

MİLLİ EDEBİYAT’IN ŞİİR ÖZELLİKLERİ

1-Bu dönemin bütün şairleri hece ölçüsünü kullanmışlardır. Aynı dönemde yazmalarına rağmen Mehmet Akif ve Yahya Kemal gibi şairler Divan şiiri geleneğini sürdürmüşler ve aruzu kullanmışlardır. 
2-Belli nazım şekillerine bağlı kalınmamış, şiirler konularına göre adlandırılmıştır. 
3-Serbest kafiye kullanılmıştır.(yarım, tam, zengin)
4-Sanat yapma amacına son verilmiştir. ‘’Toplum için sanat’’ , ‘’millet için sanat’’  ilkesi benimsenmiştir.
5-Şiirde toplumsal konulara yer verilmiştir. 
6-Halkın konuştuğu dil kullanılmıştır.

MİLLİ EDEBİYAT’TA HİKAYE ve ROMANIN ÖZELLİKLERİ 

1-Yazarlar, Realizm ve Natüralizm akımının etkisinde kalmışlardır.
2-Yurdun her yöresinde yaşanmış olayları ve kişileri ele almış ve böylece “Memleket Edebiyatı” çığırını açmışlardır. 
3-Gözleme önem verilmiştir. 
4-Milli dil anlayışını benimseyerek, konuşma dilini yazı diline aktarmışlardır.
5-Cümleler Türk dil yapısına uygun ve kısa cümlelerdir. 

MİLLİ EDEBİYAT TİYATROSU

1908’den sonra yeniden gelişme gösteren Türk tiyatrosu, Milli Edebiyat döneminde de sürmüş ve özel tiyatroların yanı sıra 1914’te ilk resmi tiyatro olan Dar’ül-Bedayi-i Osmani  kurulmuştur. Dar’ül-Bedayi’nin kuruluşu önemli bir aşama olmuşsa da şiir ve özellikle roman alanındaki çalışmalar tiyatroyu ikinci plana atmıştır. Tiyatronun en başarılı yönü dil ve anlatımdaki sadeleşmedir. 
İlk yerli tiyatro binası  
 Naum Tiyatrosu (1844)
İstanbul’da temsil vermek üzere kurulan ilk tiyatro
Gedik Paşa 
İlk Türk tiyatrosu 
Osmanlı Tiyatrosu Güllü Agop

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (1919-1922)

 1-1919-1922 Yılları arasında Milli Mücadele döneminde verilen eserlerden oluşan edebiyattır. Ancak daha sonraki yıllarda  yazılmış olmakla beraber Milli Mücadele döneminin anlatıldığı eserler de bu döneme ait sayılır.
2-Bu dönemin sanatçıları daha önce Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ya da Milli edebiyat döneminde isim yapmış sanatçılardır.   
3-Genellikle Milli edebiyat anlayışıyla eser verilmiş olmakla beraber daha çok, tehlike içinde bulunan halkın hisleri dile getirilmiş, vatan sevgisi, vatan için fedakarlık duygusu, milli mücadeleye davet gibi konular işlenmiştir.
4-Yahya Kemal, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Nusret Zorlutuna, Ruşen Eşref Ünaydın, İsmail Habip Sevük, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Falih Rıfkı Atay…
5-Halide Edip Adıvar’ın “Dağa Çıkan Kurt” adlı eseriyle Yakup Kadri’nin “Milli Savaş Hikayeleri” adlı kitabı Milli Mücadele döneminin işlendiği öykü kitaplarıdır.

Milli Mücadele Dönemini İşleyen Romanlar:

1-Ateşten Gömlek- Halide Edip Adıvar (ilk)
2-Vurun Kahpeye- Halide Edip Adıvar
3-Yaban -Yakup Kadri Karaosmanoğlu
4-Sodom ve  Gomore- Yakup Kadri Karaosmanoğlu
5-Ankara-  Yakup Kadri Karaosmanoğlu
6-Sahnenin Dışındakiler- Ahmet Hamdi Tanpınar
7-Yorgun Savaşçı- Kemal Tahir
8-Esir Şehrin İnsanı- Kemal Tahir
9-Esir Şehrin Mahpusu- Kemal Tahir
10-Kalpaklılar- Samim Kocagöz
11-Doludizgin- Samim Kocagöz
12-Küçük Ağa- Tarık Buğra
13-Toz Duman İçinde- Talip Apaydın
14-Şu Çılgın Türkler- Turgut Özakman
15-Gazi Paşa- Attila İlhan
16-Halas- Mehmet Rauf
17-Dikmen Yıldızı- Aka Gündüz
 
 
 
 
 
 
 
 
 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ SANATÇILARI

HALİDE EDİP ADIVAR (1884-1964) (REALİZM)

1-Milli Edebiyat Akımı’nın önemli bir kadın yazarıdır. İstanbul’un işgalini protesto için düzenlenen Sultan Ahmet mitinginde halkı coşturmuş, Milli Mücadele’ye bizzat katılmış ve onbaşı unvanı almış bir sanatçıdır. 
2-İlk önce ABD mandacılığını savunur. Atatürk ile Erzurum Kongresi’nde tanıştıktan sonra milliyetçiliğe geçer.
3-Aldığı eğitim sayesinde birçok batılı yazar ve düşünürü tanıma fırsatı bulmuştur.
4-Yazı hayatına çevirilerle başlamış, öykü, tiyatro ve inceleme türlerinde eser vermiştir; ancak onun asıl önemi romancılığından gelmektedir.
5-Atatürk’e muhalefet olan ilk kadınlarımızdan biri Halide Edip Adıvar’dır.
6-Sürgüne gönderilen ilk kadınlarımızdan biri Halide Edip Adıvar’dır.
7-Amerikan Kız Koleji’nde okuyan ilk Türk Halide Edip Adıvar’dır.
8-Hayatını İngilizce yazan ilk yazarımız Halide Edip Adıvar’dır.
9-Milli Mücadele’de bulunan ilk kadınlardan biri Halide Edip Adıvar’dır.
10-Türkiye’de kurulan ilk kadın derneğinin kurucularından biri (Osmanlı Kadınları Müdafaai Hukuk Cemiyeti) Halide Edip Adıvar’dır.
11-İngiliz edebiyatının etkisinde olan yazarın dili savruk ve özentisizdir.
12-‘’Ateşten Gömlek’’ adlı eseri Kurtuluş Savaşı’nı direkt işleyen ilk eserdir.
 

Romancılığı üç dönemde incelenir:

Birinci dönemde aşk konusunu işlemiş, kadın psikolojisi üzerinde durmuştur.  ( Handan, Seviye Talip, Kalp Ağrısı, Son Eseri )
İkinci dönemde Türkçülük akımını benimseyerek Milli Mücadele’yi anlatan romanlar yazmıştır. ( Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Zeyno’nun Oğlu )
Üçüncü dönemde ise gelenek ve görenekleri işlediği töre romanları yazmıştır. ( Sinekli Bakkal, Tatarcık, Sonsuz Panayır )
Vurun Kahpeye: Anadolu’ya öğretmenlik için giden Aliye, Hacı Fettah liderliğindeki köy halkı tarafından eziyete uğramış ve sonunda taşlanmıştır. 
Ateşten Gömlek : Kurtuluş Savaşı’nı konu almıştır. Kocası ve oğlu Yunanlılar tarafından katledilen Ayşe, hayatını Milli Mücadele’ye vakfeder. En sonunda sevdiği Peyami de ateşten gömleği giyerek şehit olur.
Tatarcık : Cumhuriyet sonrası sosyal değişmeleri konu alır. Recep ile Lale (Tatarcık), Haşim ile Zehra arasındaki kültürel farklılıklar işlenir.
Sinekli Bakkal : Karagöz oynatıcısı olan Kız Tevfik ile Emine’nin istibdat dönemindeki aşkı anlatılır. Olayların geçtiği mekan çeşitli kültürde insanların gittiği Sinekli Bakkal’dır. 
Handan : Mutsuz bir evlilik yapan Handan, Hüsnü Paşa ile evlenir ve yine mutsuz olur. Daha sonra Refik’in ihaneti de eklenince intihardan başka çare kalmaz.

ESERLERİ:

Roman: Sinekli Bakkal, Vurun Kahpeye, Ateşten Gömlek, Yeni Turan, Tatarcık, Handan, Yol Palas Cinayeti, Seviyye Talib, Raik’in Annesi, Kalp Ağrısı, Mev’ud Hüküm, Zeyno'nun oğlu, Sonsuz Panayır, Heyula, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı, Kerim Ustanın Oğlu, Sevda Sokağı Komedyası, Hayat Parçaları, Çaresaz
Hikaye: Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, İzmir’den Bursa’ya, Kubbede Kalan Hoş Seda
Anı : Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev.
Tiyatro: Kenan Çobanları, Maske ve Ruh.

YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU (1889-1974) (REALİZM)

1-Milli Edebiyat ve Cumhuriyet döneminin en önemli yazarlarındandır.
2-Sanat hayatına Fecr-i Ati’nin ‘’sanat için sanat’’ anlayışıyla başlamış, daha sonra Milli edebiyata geçip ‘’toplum için sanat’’ görüşünü benimsemiştir.
3-Öykü, deneme, makale, oyun, anı, monografi ve mensur şiir türlerinde yazmakla beraber asıl ününü romanlarıyla sağlamıştır.
4-Romanlarında Tanzimat’tan Cumhuriyet sonrasına uzanan bir zaman diliminde Türk toplumunun yaşadığı sosyal değişimi konu edinmiştir.
5-Eserlerinde çoğunlukla yaşadığı toplumun sorunlarını dile getirmiştir.
6-Romanlarında kullandığı dil sadedir.
7-‘’Yaban’’ romanı Kurtuluş Savaşı’na değinen ilk romandır.
Kiralık Konak : Naim Efendi ile kızı Sekine Hanım ve torunu Seniha ile arasındaki nesil çatışması esas alınarak, 1908-1918 arası aile hayatındaki problemler çevresinde insanımızdaki genel değişmeler anlatılmıştır. Yazarın ilk romanıdır. Tanzimat’tan I. Dünya Savaşı’nın sonuna bir ailenin üç kuşağı anlatılmıştır.
Yaban : Milli Mücadele sonrasında yaşanan halk-aydın çatışması anlatılır. Ahmet Celal’in geldiği köydeki soğuk davranışı bir çatışma doğurur. 
Bir Sürgün: II. Abdülhamit dönemi ve Jön Türkler anlatılır.
Ankara: Cumhuriyet’in ilk on yılı anlatılır.
Panorama : Komiser Hamdi Bey ve çevresindekilerle ilişkileri anlatılır. Bir Sürgün ve Ankara’nın devamı niteliğindedir. 1923-1952 arası anlatılır.
Nur Baba : Nur Baba adlı ihtiraslı ve zevk düşkünü bir tekke şeyhinin aşk oyunları esas alınıp toplumumuzdaki ve dini müesseselerdeki değerlerin çözülmesi işlenir.
Hüküm Gecesi : İkinci Meşrutiyet sonrası parti çekişmelerini anlatır. Başyazar Ahmet Samim ile gazetedeki Ahmet Kerim ve Samiye arasındaki ilişki esas alınır. Sonunda düştüğü bunalımdan dolayı Samiye intihar eder. Osmanlı devletinin bozulan siyasi yapısı işlenmiştir.
Sodom ve Gomore : Mütareke yılları İstanbul’unda işgal kuvvetleri ile yerli toplum arasındaki yaşanan nesil çatışması (sosyal yaşantı) anlatılır. Eski değerlere bağlı Sami Bey ve çevresi ile Batı hayranı kızı Leyla ve çevresi arasındaki çatışma anlatılır.
Hep O Şarkı: Abdülaziz dönemi ve çocukluk anılarını anlatmıştır.
ESERLERİ:
Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panaroma 2 cilt, Hep O Şarkı 
Hikaye: Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikâyeleri 
Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları 
Mensur Şiir: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan 
Monografi: Ahmet Haşim, Atatürk 
Makale: İzmir’den Bursa’ya (Halide Edip, Falih Rıfkı Atay ve Mehmet Asım Us ile birlikte), Kadınlık ve Kadınlarımız, Seçme Yazılar, Ergenekon (Ulus gazetesinde Kurtuluş Savaşı’yla ilgili yazdığı makaleler), Alp Dağları’ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden 

REFİK HALİT KARAY (1888-1965) (REALİZM)

1-Fecr-i Ati edebiyatından Milli Edebiyata geçen yazarlardan birisidir.
2-Gerçek anlamda Anadolu’yu işleyen ilk yazardır.
3-Memleket Edebiyatının asıl temsilcisidir.
4-KİRPİ takma adıyla yazdığı mizahi İttihat ve Terakki ile Milli Mücadele aleyhtarı fikirleri nedeniyle hayatı yurt içinde ve dışında sürgünlerde geçti.(Beyrut ve Halep’te 15 yıl sürgün hayatı yaşamıştır.)
5-Sürgün yıllarında yaşadığı yerlere ait gözlemleri, kitaplardan edindiği ansiklopedik bilgileri eserlerinde başarıyla kullandı. Anadolu sürgününden Memleket Hikayeleri adlı gezi yazısı eseri ortaya çıkar. Ankara hükümeti aleyhine yazdığı yazılar nedeniyle yurt dışına Hatay’a sürülür. Bu sürgünden de Gurbet Hikayeleri çıkar.
6-‘’Memleket Hikayeleri’’ adlı eser Türk edebiyatında bir yazarın Anadolu’yu yakından tanıyarak, içinde bulunarak Anadolu’yu anlattığı ilk hikaye olarak karşımıza çıkar. Bu eser Refik Halit Karay’ı sanat dünyasına tanıtan eserdir.
7-Aydede ve Kalem dergilerinde mizahi yazılar yazdı.
8-Düzyazının birçok türünde eserler vermiştir.
9-Milli edebiyat anlayışına uygun oluşturduğu eserlerinde Türkçeyi büyük bir ustalıkla kullanmıştır. Eserlerini konuşma diliyle yazmıştır.
10-Öykülerinde Mauppasant (olay hikayesi) tarzını kullandı. Sağlam bir hikaye tekniğine sahiptir.
İstanbul’un İç Yüzü: Başarısız bir romandır.
Sürgün: Hatay’da yazar ve sürgün edilen siyasilerin ve Osmanlı sultanlarının yurt dışındaki maceraları anlatılır.
Çete: Hatay’ın ülke topraklarına katılması konusunu işler.
Yezidin Kızı: Bu eserinde tabiat ve karakter tasvirleri önemlidir.
Anahtar: Kıskançlık üzerine yazılmış bir romandır.

ESERLERİ:

Öykü: Memleket Hikayeleri, Gurbet Hikayeleri
Roman: Sürgün, Nilgün(3 cilt), İstanbul’un İç Yüzü, Yezidin Kızı, Çete, Anahtar, Bu Bizim Hayatımız, Kadınlar Teknesi, Yeraltında Dünya Var…
Tiyatro: Deli
Mizah: Kirpinin Dedikleri, Agop Paşa’nın Hatıraları

ZİYA GÖKALP (1876-1924) 

1-İlk Türk sosyoluğudur. Sosyoloji çalışmalarında Emile Durkheim’den etkilenmiştir.
2-Diyarbakırlıdır. Düşünceleriyle Türkçülük düşüncesini sistemleştirmiş, Milli edebiyatın öncülüğünü yapmıştır. Türk milliyetçiliği fikrini ‘’Türkiyecilik, Oğuzculuk ve Türkmencilik, Turancılık’’ devrelerine ayırmıştır.
3-Turancılık düşüncesinin en önemli ismidir. Başlangıçta bütün dünya Türklerini bir bayrak altında toplamayı planlayan Turancılık görüşüne bağlıdır. Daha sonra bu ütopik düşüncesinden vazgeçerek Türkiye Türkçülüğü düşüncesine yönelmiştir.
4-Yeni Türk devletinin ilkeleri belirlenirken fikirlerinden en fazla yararlanılan düşünürdür.
5-Didaktik bir anlayışla yazdığı şiirlerinde sade bir Türkçe kullanmış hece ölçüsüyle yazmıştır; fakat şiirlerinde sanat kaygısı yoktur.
6-Makale, inceleme, manzum destan, didaktik şiir, masal ve hikaye türlerinde eser vermiştir.
ESERLERİ:
Şiir: Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat
Düzyazı: Türkçülüğün Esasları; Türkleşmek, Muasırlaşmak, İslamlaşmak; Türk Medeniyet Tarihi, Malta Mektupları, Türk Töresi.

ALİ CANİP YÖNTEM (1887-1967)

1-Yeni Lisan makalesini yazan üç kişiden biridir.(Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp)
2-Fecr-i Ati ile başlayıp Milli Edebiyata geçen sanatçı, dilin sadeleşmesi adına Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp’le birlikte çabalamıştır.
3-Hem hece hem de aruzla şiirler yazan şair, aşk ve doğa konusunda Batı tipi nazım biçimlerini denemiştir.

ESERLERİ:

Şiir: Geçtiğim Yol
Makale: Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım
Antoloji: Türk Edebiyatı Antolojisi

MEHMET FUAT KÖPRÜLÜ (1890-1966)

1-Sanat hayatına Fecr-i Ati döneminde başlamış, daha sonra Milli edebiyata katılarak daha çok edebiyat tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanınmıştır.
2-Edebiyat tarihçisi ve araştırmacısıdır. Türk edebiyatı araştırmalarını sistemleştirmiş; Divan edebiyatı, Halk edebiyatı ve İslam Öncesi Türk Edebiyatı üzerinde geniş çalışmalar yapmıştır. Bugün bilinen birçok şair, onun araştırmaları sonucu ortaya çıkmış, edebiyat tarihine kazandırılmıştır.(Hoca Ahmet Yesevi ve Yunus Emre’yi tanıtan kişidir.)
3-‘’Ordinaryüs’’ unvanı vardır.
4-Batılı tarzda ilk edebiyat tarihçimizdir.
ESERLERİ:
Edebiyat Tarihi-Makale:
Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Nasrettin Hoca, Türk Edebiyatı Tarihi, Türkiye Tarihi, Bugünkü Edebiyat, Azeri Edebiyatına Ait Tetkikler, Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türk-i Basit, Türk Saz Şairleri Antolojisi (3 cilt), Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar, Anadolu’da Türk Dili ve Edebiyatı’nın Tekamülüne Bir Bakış, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Edebiyat Araştırmaları Külliyatı, İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi (1983, ölümünden sonra)

FALİH RIFKI ATAY (1894-1971)

1-Edebiyatımızda ‘’günlük’’ kelimesini ilk defa kullanan kişidir.
2-Yazılarında Atatürk devrimlerinin önemini vurgulamış, toplumsal ve güncel konularla ilgili düşüncelerini aktarmıştır.
3-Çoğu zaman Atatürk'ün yakınında olmuştur. Atatürk'le ilgili anılarını "Çankaya" adlı kitapta anlatmıştır. Ateş ve Güneş, Zeytindağı,  Atatürk’ün Bana Anlattıkları anı türündeki diğer eserleridir.
4-Cumhuriyet sonrasında, gezi yazısı türünün gelişiminde bu türdeki eserleri ile çok etkili olmuştur.

ESERLERİ:

Gezi: Deniz Aşırı, Taymis Kıyıları, Tuna Kıyıları, Bizim Akdeniz, Yolcu Defteri, Hind, Yeni Rusya, Gezerek Gördüklerim.
Anı: Ateş ve Güneş, Zeytindağı, Çankaya, Atatürk’ün Bana Anlattıkları, Babamız Atatürk.

ÖMER SEYFETTİN (1884-1920) (REALİZM)

1-Asıl mesleği subaylıktır. Balkan Savaşı’nda Yunanlılara esir düşmüştür.
2-Genç Kalemler dergisinde yayımladığı “Yeni Lisan” başlıklı makalesiyle Milli edebiyatın oluşumunda önemli bir rol üstlenmiştir. Milli Edebiyat akımının öncüsü durumundadır.
3-Yeni Lisan’da dile getirdiği görüşler doğrultusunda sade ve yalın bir dilden yana olmuş, “edebiyatsız edebiyat yapmak” dediği bir anlayışla eser vermiştir.
4-Tanzimatla edebiyatımıza giren küçük realist hikaye türünün en başarılı örneklerini vermiştir.
5-Öykücülüğü meslek edinen ilk yazardır.
6-Konuşma diliyle yazılan ilk hikayenin sahibidir.
7-Öykülerinde tasvir ve ruh çözümlemelerinden  çok olaya önem vermiştir. Bu yönüyle edebiyatımızda olay öykücülüğünün (Maupassant) en önemli temsilcisi sayılır.
8-Öykülerini genellikle şaşırtıcı bir sonla bitirir.
9-Eserlerini toplumsal bir amaçla oluşturmuş, edebiyat yoluyla toplumu düzeltmek için eser vermiştir.
10-Eserlerinde işlediği konular şunlardır:
Milli duyguları canlandıran tarihi konular (Pembe İncili Kaftan, Başını Vermeyen Şehit, Kızıl Elma Neresi…)
Çocukluk anıları (Falaka, İlk Namaz, Kaşağı )
Balkan Savaşı’nın acıları (Bomba, Beyaz Lale)
Batıl inançların eleştirisi ve yanlış Batılılaşma ( Efruz Bey )
Halkın günlük yaşamından seçilmiş mizah yönü ağır basan olaylar ( Yüksek Ökçeler )
11-Az da olsa şiir türünde de eser vermiştir. Fakat bunları kitaplaştırmamıştır. Şiirleri pek başarılı değildir.
12-Eserleri ölümünden sonra çeşitli isimlerle kitaplaştırılmıştır.

ESERLERİ:

Uzun Hikayeleri: Ashab-ı Kehfimiz, Harem, Efruz Bey, Yalnız Efe
Öyküleri: Bahar ve Kelebekler, Gizli Mabet, İlk Düşen Ak, Bomba, Beyaz Lale, Yüksek Ökçeler, Pembe İncili Kaftan, Kaşağı, And, Falaka, Başını Vermeyen Şehit…
Tiyatro: Mahçupluk İmtihanı
Şiir: Ömer Seyfettin’in Şiirleri (1972, Fevziye Abdullah Tansel derlemesi)
İnceleme: Milli Tecrübelerden Çıkarılmış Ameli Siyaset, Yarınki Turan Devleti, Türklük Mefkuresi, Türklük Ülküsü (ilk 3 kitap birarada ölümünden sonra, 1975)

REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1956) (REALİZM-ROMANTİZM)

1-Eserlerinde Anadolu ve Anadolu insanını işlemiştir.
2-Dil sade ve yapmacıksız günlük konuşma dilidir.
3-Baba mesleği askerlik kendi mesleği Milli Eğitim müfettişliği olduğu için Anadolu’yu iyi tanımıştır. Bundan ‘’Anadolu Notları’’ adında gezi yazısı çıkmıştır. 
4-Eserlerinde genellikle kahraman olarak öğretmenleri seçer.
5-“Çalıkuşu” adlı romanıyla tanınır.
6-Cumhuriyet döneminde de etkili bir isimdir.
Çalıkuşu : Aşk konusunda hayal kırıklığına uğrayan Feride’nin rahat ortamını bırakarak Anadolu’ya öğretmen olarak gitmesi ve başından geçen olaylar anlatılır.
Dudaktan Kalbe : Lamia ve Hüseyin Kenan arasındaki ya-sak aşk anlatılır.
Acımak: Hayal kırıklığına uğrayan ve ailesi iflas eden Mürşit Efendi’nin kızı Zehra’yı yetiştirmek için yatılı okula verir. Bunu yanlış anlayan ve babasından uzak yaşadığı için ona öfke duyan ilkokul öğretmeni Zehra gerçekleri babası ölünce anlar. Bu roman geriye dönüş tekniği ile yazılmıştır.
Yeşil Gece: Eski eğitim sistemi ve dini kötüye kullananlar eleştirilir. Tekke eleştirisi.
 
Miskinler Tekkesi: Dilenciler konu alınmıştır.
 
Damga: Baskı yönetimi ve gençlerin durumu.
 
Akşam Güneşi: Kişilerin duygusal yönleri.
 
Bir Kadın Düşmanı: Bir genç kız ile bir erkeğin ilişkisinin psikolojik çözümlemesi.
 
Yaprak Dökümü: Orta halli bir ailenin yaşantısı.

ESERLERİ:

Roman: Çalıkuşu, Yaprak Dökümü, Acımak, Damga, Dudaktan Kalbe, Yeşil Gece, Kızılcık Dalları, Gökyüzü, Eski Hastalık, Ateş Gecesi, Miskinler Tekkesi, Akşam Güneşi, Bir Kadın Düşmanı…
 
Öykü: Tanrı Misafiri, Leyla ile Mecnun, Sönmüş Yıldızlar, Olağan İşler, Buyunduruk…
 
Tiyatro: Balıkesir Muhasebecisi, Tanrıdağı Ziyafeti, Bir Yağmur Gecesi…
 
Gezi: Anadolu Notları.

MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944)

1- ‘’Türk Şairi’’ , Milli Şair’’ unvanlarına sahiptir.
2-Edebiyatımızdaki Milli dönemin açılmasına öncülük eden kişidir. Milli Edebiyatın habercisi sayılmıştır.
3-Şiirde ilk defa ‘’Türk’’ kelimesini kullanan kişidir.
4-Aydınlar arasında heceyi ilk kez deneyen sanatçıdır. 
5-“Cenge Giderken” şiiriyle Milli edebiyat anlayışının öncülüğünü yapmıştır. 
6-Bütün şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
7-Sade bir Türkçeyle eser vermiştir.
8-Şiirlerinde genellikle kahramanlık, halkın dert ve ızdırapları, sosyal ve ailevi problemler gibi konuları didaktik bir anlayışla işlemiştir.
9-Şiirleri sanatsal açıdan fazla bir değer taşımaz.
10-Halk şiirinden yararlanmakla beraber halk şiirinin ahengini yakalayamamıştır.
 
11-Sanatı düşüncelerini yaymak amacıyla bir araç olarak kullanmış, düzyazıyla anlatılabilecek konuları basit bir hece hesabıyla manzumlaştırmıştır.

ESERLERİ:

Şiir: Cenge Giderken, Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda, Tan Sesleri, Dicle Önünde, Turan’a Doğru, Hastabakıcı Hanımlar, İsyan ve Dua, Aydın Kızları, Mustafa Kemal (1928, şiir ve düzyazı), Ankara. 
Düzyazı: 
Fazilet ve Asalet, Türkün Hukuku, Kral Corc’a, Dante’ye. 
 

HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER (1885-1966)

1-İstiklal Marşımızı mecliste okuyan ilk kişidir.
2-Milli mücadele ve Cumhuriyet yıllarında milletvekili, bakan ve büyükelçi olarak önemli görevler yaptı.
3-Hitabet ve makalelerini ‘’Dağ Yolu’’ ve ‘’Günebakan’’ adlı kitaplarında toplamıştır.

YUSUF AKÇURA (1876-1935)

1904 yılında Mısır’da (Türk adlı bir gazetede) Türkçülüğün manifestosu sayılan ‘’Üç Tarz-ı Siyaset’’ adlı makaleyi yayımlamıştır. Bu makalede Osmanlının toparlanabilmesi için üç ana görüşün (Osmanlıcılık, Batıcılık, Türkçülük) bulunduğunu ve bunlar arasında en uygununun Türkçülük olduğunu savunmuştur.

EBUBEKİR HAZIM TEPEYRAN       (1864-1947)

Nabizade Nazım’ın Karabibik’inden sonra köyü konu edinen ikinci eser olan ‘’Küçük Paşa’’ adlı romanıyla tanınmıştır. Bu romanında bir köylü kadınla oğlunun hikayesini anlatmıştır.

AKA GÜNDÜZ(1886-1958)

Kurtuluş Savaşı’nı konu edindiği ‘’Dikmen Yıldızı’’ adlı romanıyla tanınmıştır.
 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ BAĞIMSIZ SANATÇILARI:

 

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) (PARNASİZM)

1-Birçok resmi görevde bulunan sanatçı şiire Servet-i Fünun etkisiyle başladı.
2-Fransa’ya gitti Fransız şiirinden etkilendi.
3-Neoklasizm(Neo Yunan) anlayışıyla eser verdi. Çağdaş Batı şiiriyle Divan şiirini kaynaştırmaya çalıştı.
4-Sembolizmin etkisiyle şiirde ahenk ve musikiye büyük önem verdi.
5-Parnasizmin Türk edebiyatındaki en güçlü temsilcisidir. Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim mükemmelliğini yakalamaya çalıştı, sözcük seçiminde çok titiz davrandı. (Parnasizm diğer temsilcisi Tevfik Fikret)
6-‘’Beyaz Lisan’’ dediği ‘’dili mükemmel kullanma, sözcük seçmede özen, dize bütünlüğü, ahenge ve kafiyeye önem verme’’  anlayışını savunarak saf(öz) şiir anlayışına bağlı kalmıştır.
7-Eserlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak seçti. Divan şiiri nazım şekillerini kullandı. “Ok” hariç bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazdı. ‘’Ok’’ şiirinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
8-Nesri şiire(nazma) yaklaştırmıştır. (Diğeri Ahmet Haşim’dir.) (Bir de şiiri(nazmı) nesre yakınlaştıranlar vardır. Bunlar: Tevfik Fikret ve Mehmet Akif Ersoy’dur.)
9-Osmanlı tarihi, aşk, ölüm, sonsuzluk, musiki ve İstanbul sevgisi en fazla işlediği temalardır.
10-Nedim’den sonra İstanbul’u en fazla işleyen şairdir. Ayrıca Nedim’den sonra en güzel şarkı yazan kişidir.
11-Eski nazım biçimleriyle konuşulan Türkçenin en güzel örneklerini vermiştir.
12-‘’Sessiz Gemi, Rindlerin Akşamı, Aziz İstanbul, Atik Valde’den İnen Sokakta, Bir Başka Tepeden, Mohaç Türküsü, Mehlika Sultan, Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı’’ önemli şiirlerindendir.
13-Bütün kitapları öldükten sonra yayımlanmıştır.
Yahya Kemal’in Önemli Sözleri:
‘’Kelimeler namusumdur.’’
‘’Türkçem ağzımdaki annemin ak sütüdür.’’

ESERLERİ:

Şiir: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş, Bitmemiş Şiirler.
Düzyazı: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasi Hikayeler, Siyasi ve Edebi Portreler, Edebiyata Dair, Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve Edebi Hatıralarım, Tarih Musahabeleri,      Mektuplar-Makaleler 

MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936) (REALİZM)

1-İstiklal Marşı şairidir.
2-‘’Toplum için sanat’’ anlayışıyla eser vermiştir.
3-Sanatını topluma adamış, toplumu eğitmekle kendini sorumlu görmüştür.
4-Sebil’ür- Reşat ve Sırat-ı Mustakim adlı dergilerde yazdıklarıyla halkı etkilemiştir.
5-İslam birliği anlayışının edebiyatımızdaki en önemli temsilcisidir. Din, millet, kahramanlık ve sosyal eleştiri konularında şiirler yazmıştır.
6-Şiirleri sokağa tutulan bir ayna gibidir. Şiirlerinde güzellikten çok doğruluğa önem verir. ‘’Sözüm doğru olsun, odun gibi olsun tek.’’ sözü bunu kanıtlamaktadır.
7-Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
8-Nazmı nesre yaklaştırmıştır. (Diğeri Tevfik Fikret’tir.) (Bir de nesri şiire yakınlaştıranlar vardır. Bunlar: Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim’dir.)
9-Manzum hikaye türünde önemli eserler vermiştir.
10-Olayların anlatıldığı bölümlerde sade olan dili betimlemelerde oldukça ağırlaşır.
11-’’Asım’ın Nesli’’ adlı şiirinde “Asım” adıyla ideal bir genç tipi çizmiş, şiirleriyle böyle bir ideal gençlik oluşturmaya çalışmıştır.
12-Şiirlerini “Safahat” adlı yedi bölümden oluşan bir kitapta toplamıştır. 
Bu bölümler: Safahat, Hakkın Sesleri, Süleymaniye Kürsüsünde, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Gölgeler, Asım.
13-İstiklal Marşı’nı orduya hediye ettiği için Safahat’a almamıştır.

İSTİKLAL MARŞI

Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, İstiklâl Harbi'nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla Maarif Vekaleti, 1921'de bir güfte yarışması düzenlemiş, söz konusu yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştır. Kazanan güfteye para ödülü konduğu için önce yarışmaya katılmak istemeyen Burdur milletvekili Mehmet Âkif Ersoy, Maarif Vekili Hamdullah Suphi'nin ısrarı üzerine, Ankara'daki Taceddin Dergahı'nda yazdığı ve İstiklal Harbi'ni verecek olan Türk Ordusu'na hitap ettiği şiirini yarışmaya koymuştur. Yapılan elemeler sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Âkif'in yazdığı İstiklal Marşı coşkulu alkışlarla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı'nı okuyan ilk kişi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur.
Mehmet Âkif Ersoy İstiklâl Marşı'nı, şiirlerini topladığı Safahat'ına dahil etmemiş ve İstiklâl Marşı'nın Türk Milleti'nin eseri olduğunu beyan etmiştir.
Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katılmış, 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul,  Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey'le yapılmış olan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (Prozodi) eksikliğinin esas sebebi de (Örneğin "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" mısrası ezgili okunduğunda "şafaklarda" sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde İstiklâl Marşı olarak söylenmektedir.
Onur Demirci :) Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol